Piaggio 1884 yılında Sestri Ponente'de (GE) bir gemi mobilyaları şirketi olarak kuruldu. Kurucusu, Enrico’nun oğlu, Rinaldo Piaggio (1864-1938) Genova’nın en modern tesislerden biri olan "buharlı" testere makinesinin sahibidir: Piaggio marangozları zamanın en güzel gemilerinin dekorasyonlarını gerçekleştiriyorlar. İtalyan endüstrisi gelişim içindedir ve 1901'de Rinaldo, Finale Ligure’deki Atölyeleriyle demiryolu sektörüne giriyor.
Birinci Dünya Savaşı havacılığın kapılarını açıyor. 1915 yılından itibaren Piaggio kanat ve gövde üretiyor ve 1917 yılında Pisa'dan uçak üreten bir şirketi devralıyor. Üretim çeşitliliği krizden etkilenmemesini sağlıyor ve 1923 yılında şirket yeni teknisyenler arayışına çıkıyor: bunların arasında Pegna-Bonmartini'nin mühendis yardımcılarından biri olan Giovanni Pegna bulunuyor. Müzakere Rinaldo'nun tüm tesisi satın almasıyla neticeleniyor: tek kanatlı uçak P2 doğuyor.
Piaggio'nun hikayesi, işe alınır alınmaz, bıçakların kendi ekseni etrafında dönebilen, hareket halinde değişken aralıklı pervaneyi geliştiren Corradino d'Ascanio’nun (1891-1981) dehasına bağlıdır. Bu bileşenin geçmişi, helikopter ve T-24 pervaneleri üzerinde denenmesinden başlıyor. 1934 yılında d'Ascanio, Pontedera'ya gider ve T-24'ü bir rulman ve elektrik kumandalı bir mekanizma ile günceller.
Piaggio, yirminci yüzyılın başlarından bu yana tren vagonları üretiyor, ancak kalite sıçramasını Philadelphia Budd Company’den bazı lisansları satın almasıyla birlikte gerçekleştiriyor. Amerikan şirketi çelik trenlerin üretimi ile ilgili bir sistemin patentini almıştı: bunun sonucunda, 1936 yılındaki Milano Ticaret Fuarı'nda M1 “streamliners”lerle ve daha zarif olan Ferrovie Calabro Lucane'nin M2'si ile birlikte sergilenen Piaggio sembolü haline gelen Pioneer Zephyr doğuyor.
Trenlerle ve uçaklarla edinilen deneyim, Piaggio'nun, iki ara durak ve biri gidiş diğeri geliş olmak üzere iki kabinle, üç segment olarak inşa edilen Sanremo / Monte Bignone teleferiği (1.299 metre) gibi iddialı bir projeye dahil edilmesini sağlıyor.Açılış töreni zamanında en uzak iki direği ayıran 1.742 metrelik mesafe bir dünya rekorudur. Kabinler Budd’ın “streamlined” tekniğinden yararlanıyor, bir hafiflik, güvenirlik ve dayanıklık kombinasyonu.
İkinci Dünya Savaşı'na doğru, İtalyan hükümeti hava üstünlüğü görevini çok gelişmiş bir Piaggio uzun menzilli bombardıman uçağına teslim ediyor: P108B, İtalyan Hava Kuvvetleri’nin çatışmadaki tek dört motorlu bombardıman uçağı. Dört adet 18 silindirli PXII yıldız motorla donatılmış bu uçak, 420 km / s hızla ve 3.500 kg'a kadar toplam silah yüküyle 7.000 metre yükseklikte uçabiliyordu. Motorlarının gelişimi Piaggio'nun 7 ve 9 silindirli yıldız üniteleri üzerindeki çalışmalarına dayanıyordu: Stella VII ve Stella IX.
Helikopter, Corradino d'Ascanio da dahil olmak üzere, bir grup mucit sayesinde doğuyor: ilk patenti 1925 yılına kadar uzanıyor. Piaggio’da d’Ascanio, çift pervanenin bazı türevlerinden yararlanabilen PD1 ve PD2 helikopterlerinde (Piaggio-d’Ascanio) şekillenen fikirlerini geliştirebilecek kaynakları buluyor. PD3 uzun bir kuyruk, bir üst pervane ve küçük ve dikey bir arka pervane ile karakterize edilmektedir. Bir sonraki adım, senkronize çift rotorlu PD4'tür.
1944 yılında, Enrico Piaggio, taşıyıcı gövdeli bir scooter tasarlayan Renzo Spolti'ye bireysel yolculuklar için bir araç sipariş eder. MP (Moto Piaggio, MP1 / MP5 modellerinde) imzalı bu araç, "Paperino" olarak adlandırılır. Sonuçtan pek ikna olmayan Enrico, Corradino d’Ascanio'dan projeyi gözden geçirmesini ister: uyguladığı çözümlerin çoğu açıkça havacılık tecrübesinden kaynaklanmaktadır. 1945 yılında MP6 prototipi doğar, 1946 Mart ayında Vespa 98'in üretimi başlar.
1946 yılının Mart ayında, Enrico Piaggio’nun talebi üzerine, Corradino d'Ascanio hafif taşımacılık için küçük bir üç tekerlekli tasarlar.Ape’nin resmi sunumu Milano Bisiklet ve Motosiklet Salonunda gerçekleşir. 1947 tulının Ocak ayında “Serie Zero”nun seri üretimi başlar. Başlangıçta sadece “kasalı” versiyonda imal edilir, 1948 yılından itibaren ise kapalı Giardinetta, Calessino ve Rick Shaw da ortaya çıkar.
Enrico Piaggio, denizcilik sektöründe hafif, ekonomik ve pratik bir dıştan takma motora ihtiyaç duyulduğunu seziyor. 1947 yılının sonlarına doğru, Corradino d’Ascanio ve Goffredo De Betta soğutma için rotatif bir pompa üzerinde fikir yürütmeye başlıyor. Tasarım 1948'de gerçekleşiyor: 1949 yılında ilk kez Milano Ticaret Fuarı'nda sergilenen “Vespa del mare” olarak da adlandırılan Moscone doğuyor.
Vespa'nın başarısı, Piaggio'yu otomobil dünyasına girmeye zorluyor. Böylece D'Ascanio, sade ve zarif bir tasarıma sahip bir araç üzerine iki zamanlı çift silindirli bir motor yerleştiriyor. Bu, 1960'ların küçük otomobillerinin öncüsü, Vespa 400'dür: 1957 yılında Montecarlo'da piyasaya sürülüyor ve ACMA fabrikalarında (Motosiklet ve Otomobil İmalat Atölyeleri) yaklaşık otuz bin adet olarak üretiliyor.
Altmışlı yılların ortalarında "elli doğumluların" olgusu patlar: Piaggio, çok gençler için tasarlanan yeni Vespa 50N'yi sunar. Motor hacmi ve1.5 beygir gücü, onu on dört yaşlarındaki gençler için araç plakası ve ehliyeti olmadan sürürebilen ideal bir araç haline getirir. 45° eğimli tek silindir motorla çalışır ve daha küçük bir gövdeye sahiptir: yan kapaklar üstyapıya entegre edilmiştir. Bu d’Ascanio’nun imzaladığı son projedir.
1967 yılında, Piaggio sade ve... renkli, inovatif bir ürün lanse ediyor: Ciao. – d’Ascanio tarafından 1955 yılında tasarlanan bir prototipi takip eden - bu aracın hatları bir bisikletinkilerini andırıyor; pedallere sahiptir, ancak otomatik şanzımanla birleştirilmiş 49 cc iki zamanlı motorla çalışıyor. Bir litrelik yakıt karışımı 50 km için yeterlidir. Üretimi, hemen hemen hiç değişmeden, 2006 yılına kadar devam edecektir ve üç buçuk milyondan fazla adet üretilecektir.
1973 yılında, yeni binyılın ekolojik baskıların başlamasından çok önce, elektrikli motorla çalışan bir scooter prototipinin üzerinde çalışılmaya başlanır: Eco Electron. Sadece iki yıl sonra, 1975 yılında, şirket, alternatif enerji kaynaklarını kullanarak malların ve insanların taşınmasına kapılarını açan ilk elektrikli Ape’yi gerçekleştirir.Doksanlı yıllarda minivan Porter Elettrico ve, on yılı aşan bir zamandan sonra Ape Calessino da gelir.
1989 yılında Piaggio, o zamana kadar kullanılan taşıyıcı metal gövdenin yerine geçen, plastik gövdeli ve çelik boru şaseli ilk scooter olan Sfera'yı sunar. Yeni nesil otomatik şanzımanlı araçların doğuşuna öncülük eden bir model; pratik, hafif ce basit, iki zamanlı 50 ve 80 cc motor hacimleri ile pazarlanır. Sfera, Piaggio’nun geleçekteki üretiminin başlangıç noktasıdır.
Piaggio, Ape'nin üç tekerleğinden Porter’in dört tekerleğine geçer. Bu ticari aracın imalatı1992 yılında başlar ve Piaggio'ya üretimini daha da çeşitlendirmesini sağlar. Porter, tarihi boyunca çeşitli donanımlarla (van, yolcu taşıma minibüsü, pikap, ambulans ...) ve LPG, CNG ve - 2006'dan itibaren elektrikli de dahil olmak üzere - çeşitli motorlarla sunulacak.
Piaggio Sfera modern scooter’lerin yolunu açıyor, bir sonraki adım ise 1994 yılında sunulan Hexagon’dur. Santrifüj debriyajlar ve otomatik varyatör dişli kutuları ile donatılmış, cömert boyutlar, yüksek konfor, geniş arka bagaj ve 125 ve 150 cc iki zamanlı motorlarla karakterize edilen ilk araçtır. 250 cc'ye kadar dört zamanlı motorlarla donatılabilen Hexagon, Piaggio tarihinin ilk maxiscooteri olarak kabul edilebilir.
1996 yılında Liberty geliyor, Piaggio’nun baş rölde olduğu ortam olan kentsel mobilite segmentinde “yüksek tekerlek” olayını geniş bir tabana taşıyan scooter. Liberty’den önce tekerleklerin çapı 10” – 12”i geçmiyordu: bu scooter , stabilite, sürüş zevki ve çekici bir estetik sağlayarak, 14” ve 16” tekerlekleri sunuyor. Beverly (2001), Carnaby (2007) ve Medley’in (2016) de dahil olduğu, 50 ila 500 cc arasında motor hacimlerine sahip bir ailenin ilk temsilcisidir.
Pazar her geçen gün daha da talepkâr oluyor ve süper performanslar gerektiriyor. X9 500 doğuyor ve GT ("Gran Turismo") özelliklerine sahip, şehir dışında da 360° boyunca kullanılmak üzere, maxi-scooter'ların dönemi başlıyor. 150 km / s azami bir hız için yaklaşık 40 hp sağlayan 500 cc'lik tek silindirli bir motorla donatılmıştır. Hem sürücü hem de yolcu için konforlu ve ferah, geniş bir sele altı bölmesi ve geniş bir ön camla donatılmıştır; kurulumun üst kısmında ayrıca bir tripod bulunmaktadır.
Pratiklik ve performanslar artık yeterli değil. Piaggio teknisyenlerinin dikkati, öndeki tekerlek sayısını iki katına çıkararak çözdükleri güvenlik sorununa odaklanıyor. Piaggio MP3, dünyadaki üç tekerlekli scooter'lerin ilk ve en büyük başarısıdır: mafsallı dörtgen süspansiyonla tahrik edilen salınımlı iki ön tekerlek, geleneksel scooter’ler için imkansız olan tutuş ve denge seviyeleri sunuyor. Başlangıçta iki tip motor kullanılıyor, sonraki versiyonlarda 500’e kadar büyüyecek olan,125 ve 250 cc.
Dünya kirletici emisyonların azalmasını ve yakıt tüketimde bir sınırlama talep ediyor. Piaggio bu talebe MP3 Hybrid'i oluşturarak yanıt veriyor: bu üç tekerlekli scooter'de, klasik içten yanmalı motora, lityum iyon pillerle çalışan elektrikli bir motor eşlik ediyor. Elektronik tarafından sunulan farklı sürüş modları (sadece elektrikli de dahil olmak üzere), performans ve özerklik yararına, iki ünite arasında farklı tip etkileşim türlerine izin veriyor.
2013 yılında, Kaliforniya'da, yeni mobilite trendleri, yeni enerji çözümlerinin kullanımı ve inovatif projelerin geliştirilmesi için yeni materyaller üzerinde çalışmalar yürüten Piaggio Gelişmiş Tasarım Merkezi (PADC) açıldı.Bunun bir örneği, aynı yılda sunulan ve şimdiye kadar üretilenler arasında en seçkin ve zarif olan Vespa 946’dır: Vespa hikayesine ilham veren çizgilerin saflığından türetildiği için, son derece fütüristik bir çizgiye sahip olmasının yanı sıra, alüminyum bileşenler ve sofistike bir elektronikle donatılmıştır.
Çok başarılı Beverly modeli ile tanıtılan, sofistike bir kontrol ünitesine ve çeşitli sensörlere dayanan araç yönetim elektroniği, çok gelişmiş bir “start & stop” sisteminin kullanıldığı Medely’den geçerek, MP3’ten Liberty’ye kadar, tüm Piaggio scooter serisine genişletiliyor. Elektronik paket her motor için çoklu haritalama, çekiş kontrolü, kilitlenmeyi önleyen ABS ve her aracın en popüler akıllı telefon modellerine bağlanmasını sağlayan PMP’yi öngörüyor.
Haziran ayında, Massachusetts'de, yeni ürünlerin tasarımına yönelik bir platform olan Piaggio Fast Forward doğuyor. EICMA'da Piaggio, elektrikli motorla destekli pedal çevirmeli, fütüristik bir bisiklet olan Wi-Bike'i sunuyor. Hafif mobilite dünyasına inovatif bir yaklaşım. Piaggio Wi-Bike, "sosyal medya" fonksiyonları da içeren özel akıllı telefon uygulamasının yanı sıra, tamamen organik olarak geliştirilmiştir.
Vespa geleceğe bakıyor. 2 kW'lık (azami 4 kW) sürekli güce sahip ve geleneksel bir 50 cc scooter'dan daha yüksek performansa sahip bir Güç Ünitesi tarafından beslenen Elettrica versiyonu doğuyor. Tümü mutlak sessizlikte ve çevreye saygılı şekilde. Özerkliği 100 km'dir ve lityum iyon pili bakım gerektirmiyor: şarj edilmesi için (4 saat) bir ev prizi yeterlidir. Ve elektrik motoruna bir jeneratör eşlik eden X versiyonunda, özerklik iki katına çıkıyor. Vespa Multimedya Platformu sayesinde ekolojik ve her zaman "bağlantılı".